Çünkü organik olmayan bir şey yoktu. 200 yıl önce kimyasal gübre veya böcek ilacı da yoktu, cep telefonu da, kablosuz internet ağı veya termik santrallerin külü de. Salatalık veya kabağı hızla büyütüp pazara yetiştirme kaygısı da yoktu, daha fazla ürün satıp daha zengin olma hırsı da! Domates yazın yenirdi; çilek baharda. Şimdi genç annelere bakıyorum da, kabağın mevsimini bilemeyen çok.
Çağımızda ise tümü var. Üstelik bir de bunların sonucu olan salgın hastalık gibi artan kanserle de karşı karşıyayız.
Yavrularını sağlıklı ve doğru besleme, yeni anne baba olan bireylerin yaşadığı güçlü bir kaygı. Yukarıda açıkladığım karmaşa dolu dünyada her kafadan çıkan bir ses anne babaların da kafasında karışıklığa neden oluyor. Üstelik gelişme çağında, olgunlaşma sürecinde olan körpe bebek organizması ve beyni, çevresel etkenlere erişkinlerden çok daha fazla duyarlıdır. Örneğin gazete kağıdına sarılan bir yiyeceğe, gazete kağıdındaki mürekkepten bulaşan kurşun bile bebeğe geçerek zarar verebilir.
Amitraz örneği
21.10.2009 tarihli milliyet gazetesindeki Ünsal Ereke’nin haberine bakın. Türkiye’de yetiştirilip Almanya’ya ihraç edilen armutlarda amitraz adlı bir ilaç tespit edilince Almanlar armutları geri göndermiş. (Pisilla denilen hastalıkla mücadelede kullanılan ‘amitraz’ isimli bir ilaç. Bu ilaç küçük çocukların konuşmasını geciktirirken, yetişkinlerde de bitkinliğe ve düşük kan basıncına neden oluyor.) Peki bu armutları ne yaptılar sanıyorsunuz? (Haberle ilgili ayrıntıları mideniz kaldırırsa aşağıdaki linkten okuyun:http://www.milliyet.com.tr/bu-armutlara-dikkat–ekonomi-1152748/
Aflatoksin alır mıydınız?
Aflatoksin de kuru üzüm, pul biber vesairede üretim ve saklama aşamasında üreyen bir küf mantarı çeşidi. Doğrudan karaciğer kanseri yapabiliyor. Yaşı uygun olanlar bilir, yıllar önce ünlü bir baharat firmasınca üretilen pul biberler yine Avrupa ülkelerinde sınırdan dönmüştü. Skandal üzerine bir bakanımız halkla alay edercesine pul biberli çiğ köfte yiyip “Bakın, yedim, bir şey olmadı” dememiş miydi?
Bir hesap hatasının düşündürdükleri
Tarım ilaçları ve hormonların insan vücuduna etkileri incelenir ve hesaplanırken erişkin bir insanın vücut kitlesi temel alınarak çalışmalar yapılıyor. İnceleme sürecindeki bir tarım ilacı biz erişkinlerin gelişim sürecini tamamlamış bedenlerinde bir soruna neden olmazken, en küçük dozlarda bile bebeklerin beynine zarar verebiliyor. Oysa bu hesaplarda, bebeklerin olgunlaşmamış beyin ve karaciğer yapısı ile bedenlerinin miniklikleri göze alınmıyor.
Peki ne yapabiliriz?
Yavrularımıza nasıl daha az tehlikeli bir yaşam sunabiliriz? O körpe bedenlerini nelerden ve nasıl koruyabiliriz?
Giderek artan sayıdaki birçok çocuk doktoru gibi ben de yaşama yeni başlayan her bebeğin her ürününün organik olabilmesi için ailelerin ellerinden gelen her şeyi yapmaları gerektiğini düşünüyorum: şampuanlar, pişik kremleri, ıslak mendiller, çamaşır deterjanları, oyuncak ve ev temizlik ürünleri, hatta annenin gebelikte ve emzirme döneminde kullandığı kozmetikler, bebek kıyafetleri ve mobilyaları… Batı ülkelerinde büyük marketlerde satılan ürünlerin neredeyse %25 ile 30’unun organik ürünler olduğunu düşünürseniz tüketimin bu kadar fazla olması ile birlikte fiyatların da düşmüş olacağını tahmin edersiniz. Oysa ülkemizde henüz o olgunluğa erişemedik. Yine de 7-8 sene öncekinden çok daha fazla sayıda ürün olduğunu ve ürünlerin o zamana göre daha ucuzladığını söyleyebilirim.
Bundan dolayı bebeğiniz dünyaya geldiği andan itibaren maddi gücünüz yettiği kadar organik olan ürünleri kullanınız.