Zatürre kısaca akciğerlerin iltihabıdır. Bakteriler, virüsler ve mantarlar zatürre yapabilir. Gelişmiş ülkelerde etken daha çok virüslerken ülkemizde ve geri kalmış ülkelerde ağırlıklı olarak bakteriler zatürre yaparlar. Bu durum gelişmemiş ülkelerde zatürreye bağlı ölümlerin çok daha fazla görülmesinin en önemli nedenlerinden biridir. Öte yandan bakteriyel zatürrelerin antibiyotikle tedavi edilebilmeleri bir avantaj sayılabilir.
Çocuklarda Zatürre Etkenleri
Zatürre her yaşta görülebilen bir hastalıktır. Öyle ki bebek annesinden zatürreli olarak bile doğabilir (Buna “konjenital pnömoni” diyoruz). Genel olarak zatürreye neden olan etkenler yaşa göre değişkenlik gösterir. Bu bilgi yaşa göre etken mikroorganizmanın tahmin edilip tedavinin düzenlenmesinde önemlidir.
Konjenital (doğumsal) pnömoniye neden genellikle annenin gebeliğinin son aylarında geçirdiği viral enfeksiyonlar veya vajinal akıntılı enfeksiyonlardır. Kızamıkçık, sitomegalovirüs veya herpes (uçuk) virüsü doğumsal pnömoni nedeni olabilir.
3 aydan küçük bebeklerde daha çok grup B streptokok, klamidya, Stafilokokus aureus ve gram negatif bakteriler etkendir. Daha büyüklerde ana etken Streptokokus pnömonia ve Hemofilus influenza’dır (Hemofilus influenza B yani HIB aşısı halkımız tarafından menenjit aşısı olarak da bilinmektedir). Ülkemizde son yıllarda karma aşıların içine koyulan HIB aşısı ve halk arasında zatüre aşısı olarak bilinen konjuge pnömokok aşısı (aşı takviminde KPA olarak geçer) sayesinde bu iki tehlikeli bakterinin yaptığı başta zatüre olmak üzere bir çok enfeksiyon azalmış hatta artık görülmemektedir. (Aşı karşıtlarının kulağı çınlasın)
Tüberküloz basili de her yaşta zatürre ile seyreden akciğer tüberkülozuna neden olabilir ama tüberküloz apayrı bir makale konusu olabilecek kadar uzun ve önemli olduğundan burada sadece ismen değinmekle yetineceğiz.
Virüsler de har yaşta pnömoni etkeni olabilir ama antibiyotiklerin virüslere etkisi yoktur.
Mikoplazma pnömonia adlı değişik bir bakteri de daha çok 5–7 yaş üzeri okul çocuklarında “atipik pnömoni” adlı tabloya neden olmaktadır.
Kızamık gibi düşkünleştirici hastalıklar sonrasında da Hemofilus influenza ve Streptokokus pnömonia zatürre yapan ana etkenlerdir.
Zatürre Nasıl Bulaşır?
Zatürre, etkenin solunum yolu ile alınması ile bulaşır. Buna damlacık enfeksiyonu diyoruz. Aksırık öksürük ile atılan mikroplar havada asılı kalır ve başkaları tarafından solunarak onların solunum sistemine bulaşmış olur. Etken bakteri de olsa virüs de olsa taşıyıcıdan alındıktan sonra kişinin bağışıklık sistemi sağlamsa, sadece hafif bir üst solunum yolu enfeksiyonu yapabilir ama zatürreye neden olamadan vücut tarafından bertaraf edilebilir. Alınan mikrop sayısı fazla, mikrobun virulansı denen hastalık yapıcı gücü fazla ve çocuğun direnci düşükse zatürre ortaya çıkabilir.
Çocuklarda Zatürre Belirtileri
Bakteriyel pnömoniler genellikle viral enfeksiyonlar sonrasında görülen ikincil hastalıklardır. Yani genellikle zatürrenin öncesinde vücudu zayıflatıcı bir üst solunum yolu enfeksiyonu vardır. Soğuk algınlığı olan çocukta belirtiler aniden ağırlaşır ve bu üst solunum yolu enfeksiyonu daha sonra aşağı inerek zatürreye neden olabilir. Enfeksiyon ateş, burun akıntısı veya tıkanıklığı ve boğaz ağrısı ile başlar. Nadiren hiç öncü belirtiler olmadan doğrudan zatürre olarak da başlayabilir.
Genel Belirtiler
Sık öksürük, yüksek ateşi iştahsızlık, göğüs ağrısı, çarpıntı, kas ağrıları, boyun lenf bezlerinde şişme, genel belirtilerdir. Öksürük başlangıçta kuru iken ilerleyen günlerde balgamlı karakter alır.
Hızlı solunum
Sadece öksürüğü olan çocuğun hastalığı ağır olmayabilir. Ancak öksürüğe hızlı solunum eşlik ediyorsa hastalığın daha ciddi olduğu düşünülmelidir. Pnömoni akciğer enfeksiyonu olduğuna ve akciğerler de oksijen alışverişi yapan organlar olduğuna göre akciğer dokusundaki enfeksiyon oksijen alışverişinde zorlanmayla ve sık nefes almayla sonuçlanır. Kandaki oksijen azalınca akciğerler bunu telafi etmek için sık soluyarak oksijeni yükseltir.
Saniyeli saatle çocuğun solunum hızını saymak gerekir.
Bebek
2 aydan küçükse solunum sayısı dakikada 60 ve üzerinde,
2-11 ay arasında ise solunum sayısı dakikada 50 ve üzerinde,
12 ay – 5 yaş arasında ise solunum sayısı 40 ve üzerinde olduğu taktirde hızlı soluduğu kabul edilmelidir.
Nefes Darlığı
Enfeksiyonun ağırlığının ikinci bulgusudur. Nefes darlığı bağlı belirtileri göğüs kafesinde kaburgalar arasında çekilmeler, inlemeli solunum, göğüs kafesi alt kısmında içeri çökmeler, solunuma boyun kaslarının eşlik etmesi, her soluk alıp vermede burun kanatlarının açılıp kapanması gözlenebilir.
Morarma
Deri ve mukozaların (dil ve ağız içini döşeyen zarların) mavi – mor renk alması halinde hastalık artık iyice ilerlemiş demektir. Her iki akciğerde ağır enfeksiyon varsa kandaki oksijen düşer ve morarma başlar.
Çocuklarda Zatürre Tanısı Nasıl Konur?
Yukarıdaki belirtileri olan bir çocuğun uzman bir doktor tarafından muayenesi ile tetkikler olmaksızın tanısının konması mümkündür. Klinik bulgular oturmadığı taktirde göğüs filmi çekilmesi gerekebilir. Hastalığın izlenmesinde göğüs filmi, kan lökosit sayısı ve sedimantasyon hızı kullanılabilir.
Çocuklarda Zatürre Nasıl Tedavi Edilir?
Zatürrenin virüs veya bakteri kaynaklı olduğunun ayırımını yapmak zordur. Bu nedenle ateş, öksürük, hırıltı, sık ve zorlu solunumu olan bir çocuk aksi ispat edilene kadar bakteriyel zatürre kabul edilir ve antibiyotik tedavisine başlanır. Tedaviye başlamadan önce bakteri tipi tayini için balgam çıkarabilen çocuklarda balgam kültürü yapılması denenebilir. Ağır vakaların yatırılarak damardan tedavisine başlanıp iyileşme başlandıktan sonra antibiyotiğe ağızdan devam edilerek tedavinin 10 veya 14 güne tamamlanması gerekir.
Zatürre nasıl olur da ölüme neden olur?
Zatürre ve ülkemizde çocuk ölümlerinin ilişkisi
Son günlerde ülkemizde medyada çıkan çok sayıda grip, zatürre ve zatürreye bağlı ölüm konulu haberler nedeniyle zatürre ve bebek ölümleri hakkında bir yazı hazırlamak, duyarlı insanlarınızı konu hakkında bilgilendirmek istedik.
Öncelikle çocuk ölüm hızı nedir, onu tanımlayalım:
Bebek ölüm hızı
Her 1000 canlı doğumun ilk 365 günde ölüm yüzdesidir. (Ülkemiz genelinde bu oran 1998’de binde 42,7 iken doğu illerimizde binde 60 idi. Finlandiya’da binde 4, Yunanistan’da binde 32).
5 yaş altı ölüm hızı
Her 1000 canlı doğan çocuğun 5 yaşına kadar ölenlerinin yüzdesidir. Uluslararası gelişmişlik karşılaştırmalarında daha çok bu oran kullanılır. Ülkemizde bu oran binde 52 olup 193 dünya ülkesi arasında bu rakamla ülkemiz 83. sıradadır.
Pekiyi zatürre nasıl olur da ölüme neden olur? Bunun tıbbi olarak insan vücudunda nasıl gerçekleştiğini ve ilerlediğini bilmek için olaya toplum sağlığı açısından da bir bakmak gerekiyor. Zatürrenin bir çocuğu öldürebilmesi için çocuğun kötü beslenmesi, aşılarının eksik olması, kansız olması, kalabalık ve bozuk çevre şartlarında yaşaması, bağışıklığının da zayıf olması gerekir. Pekiyi tüm bunların hepsi birden nasıl olur da bir çocukta ortaya çıkabilir? Fakirse çıkabilir!
Birleşmiş Milletler Gelişim Programı (UNDP), insani gelişim raporu (2002)’na göre ülkemizde insanların %2,4’ü günde 1 dolardan az, %18’i günde 2 dolardan az gelire sahiptir. Yani nüfusumuzun (ve dolayısı ile çocuklarımızın) %20’si yoksuldur! Yoksulluğun çocuklar üzerindeki en önemli olumsuz etkisi beslenme yetersizliği ve büyüme geriliğidir. Beslenme yetersizliğinin tıptaki adı malnütrisyondur. Bakın tıp sözlükleri malnütrisyonu nasıl tanımlıyor: “Her birinin eksiklik dereceleri değişebilmekle birlikte gerek proteinden gerekse enerjiden fakir bir beslenme sonucu oluşan, en fazla süt çocukları ile küçük çocuklarda rastlanan, sık olarak enfeksiyonların da eşlik ettiği bir durumdur”
Beslenme yetersizliği olan bebeklerde enerji ve protein eksikliğinin yanı sıra iyot, demir, A vitamini ve çinko gibi büyüme ve bağışıklık için son derece önemli elementler de eksiktir. Demir eksikliği beslenme yetersizliği nedeni ile ortaya çıktıktan sonra kendisi bizzat iştahsızlığa neden olarak demir eksikliği ve beslenme yetersizliğini ağırlaştırmaya başlar ve kısır döngüye neden olur.
Tüm bu şartların bir araya gelmesine ek olarak karma aşıları ile kızamık aşılarının yapılmaması da zatürre için kolaylaştırıcıdır. Çünkü aşı ile korunabilen hastalıklar olan boğmaca ve özellikle kızamığın en önemli komplikasyonları zatürredir.
Zatürreden Korunma Nasıl Olur?
İyi beslenme, demir eksikliğinin olmaması, enfeksiyonlardan korunma, aşıların tam olması, hijyen ve yaşam şartlarının uygun olması, temiz içme ve kullanma suyu sağlanması ile zatürreden korunmak mümkündür. Tüm bu şartların hem bireysel hem toplumsal olarak yerine getirilmesine çalışılması hem ebeveynlerin hem de devletin görevidir.
Zatürreden korumaya yardımcı aşılar
Çoğu kez öncesinde bir üst solunum yolu enfeksiyonu bulunduğu için grip aşısının yapılması önemlidir. Kasım ayı geçti artık aşı olunmaz gibi hurafelerin hiçbir tıbbi geçerliliği yoktur. Grip aşısı ile hastalık sayısı en az %25 oranında azalmaktadır.
Hemofilus influenza B (HIB) çocukluk çağında özellikle 3 yaş altında üst ve alt solunum yolu enfeksiyonlarında önemli bir etkendir. HIB aşısının karma aşılarla birlikte 2-4-6-18. aylarda yapılması bu yönden önemlidir.
Pnömokok aşısı: Pnömokok, çocukluk çağında üst ve alt solunum yolu enfeksiyonlarında etken olan bir başka bakteridir. Pnömokok bakterisinin de insanoğlunda en fazla hastalık yapan mikrobiyolojik alt çeşitleri saptanmış ve bunlara karşı da aşı geliştirilmiştir. Yurdumuzda sadece 2 yaşın üstünde yapılabilen ve 23 çeşit pnömokok bakterisine etkili bir aşı vardır. Başta Amerika Birleşik Devletleri’nin bazı eyaletlerinde olmak üzere bazı gelişmiş batılı ülkelerde 2 aylıktan itibaren yapılabilen 7’li bir pnömokok aşısı (Prevnar®)rutin aşılama programına alınmıştır.
Sigara ve zatürre
Çocuklarımız maalesef daha doğmadan ana karnında sigara ile tanışmaktadır. Sigara daha ana rahminde fetüsün solunum sisteminin gelişmesi sırasında yapısal ve işlevsel bozukluklarına neden olmaktadır. Anne karnında sigaraya maruz kalan bebeklerin başta astım olmak üzere hışıltılı akciğer hastalıkları riski çok daha fazladır. Bu çocuklar doğduktan sonra daha hiç bronşit ve zatürre geçirmedikleri halde akciğerlerinde işlevsel bozukluklar başlamaktadır.
Doğumdan sonra da sigara dumanına maruz kalma ve pasif içicilik sonucu çocuklarda astım, bronşit, zatürre sıklığı artar. Özellikle hem anne hem baba sigara içiyorsa bu risk çok daha fazladır. İstatistikler göstermektedir ki pasif içiciliğe bağlı olarak zatürre, bronşit nedeni ile hastaneye yatırılarak tedavi edilme sıklığı giderek artmaktadır.
Çoğu ebeveynde gördüğümüz bir savunma şu: ”Odayı havalandırıyoruz, yan odada içiyoruz, mutfakta aspiratörün altında içiyoruz” Sigara dumanı ile kirlenen kapalı ortamlarda koltuk örtüleri veya perdelere sinen toksik ve karsinojen maddelerin uçuşması ile o odaya daha sonra giren kişilerce solunmaya devam ettiğini biliyor muydunuz? Ya da normal cam açma ile havalandırmanın yetersiz olduğunu, hava temizliği için 200 kat güçlü bir filtrasyon ve ventilasyon gerektiğini?