GDO: Gözü Dönmüş Organizmalar

Yeni biyogüvenlik yasası ile genetiği değiştirilmiş bitkilerin üretilmesine izin verilecek. Bakarsınız bu gıdalar bizlerin genlerini de değiştirir ve bundan sonra avucumuzun içinden kayıp giden tarıma, doğaya ve dünyaya sıkı sıkı sarılır, kıymetini daha iyi anlarız. Bakarsınız gözü dönmüş organizasyonların başındakiler kârı değil insanı önceleyen kararlara imza atmaya başlarlar. Bakarsınız diyorum,…

Yeni biyogüvenlik yasası ile genetiği değiştirilmiş bitkilerin üretilmesine izin verilecek. Bakarsınız bu gıdalar bizlerin genlerini de değiştirir ve bundan sonra avucumuzun içinden kayıp giden tarıma, doğaya ve dünyaya sıkı sıkı sarılır, kıymetini daha iyi anlarız. Bakarsınız gözü dönmüş organizasyonların başındakiler kârı değil insanı önceleyen kararlara imza atmaya başlarlar.

Bakarsınız diyorum, çünkü biyoteknoloji ürünü GDO’ların etkilerinin henüz ne olduğunu tam olarak bilmiyoruz. Bilmemiz istenen bu organizmaların açlığa çözüm olacağı ve kimyasal girdi kullanımını azaltacağı. Yarım asır önceki yeşil devrimin de açlığı ortadan kaldıracağı söylenmişti, oysa yeşili devirmekle kaldı. Sorun teknoloji değil elbette, sorun teknolojinin hangi ellerde ne için kullanıldığıyla ilgili. Ne yazık ki bu teknolojiler bugüne kadar büyük tekeller tarafından büyük kârlar için kullanıldı.

Herhalde bu yasanın en büyük savunularından birisi, bugüne kadar farkında olmadan bizlere tükettirilen GDO’lu gıdaların bundan böyle kontrollü olarak üretileceği veya ülkeye giriş yapacağı savı olacak. Yetkililer “adı üstünde biyogüvenlik” diye açıklama yapacaklar. Arkasından bu gıdaların ne kadar sağlıklı olduğuyla ilgili, belki de üniversite onaylı, reklamlar izleyeceğiz. Sonra bir bakmışız genetiği değiştirilmiş gıdalar ve bu gıdaların tüketimi, bugün her köşe başında bulunan ve bir devlet büyüğümüzün oğlu tarafından ülkeye sokulan mısır taneleri kadar yaygınlaşmış. Peki bu kadar mı, tabiî ki değil. Zira sermaye biriktikçe kendine yeni oyun (kâr) alanları bulmak ister. Ondan sonra da sıra, şimdilik uygulama dışında tutulacağı söylenen bebek mamalarına gelecek tabi.

Sadece sebzenin meyvenin tadını kaçırmıyoruz, hayatın da tadı tuzu kalmıyor, tadımız kaçıyor yani anlayacağınız. Bu daha başlangıç, önümüzdeki on yıllarda, insan bilinci buna alıştırıldığında, sıra GDİ’lere yani Genetiği Değiştirilmiş İnsanlara gelecek. Sonra ver elini Cesur Yeni Dünya.

Hz. İbrahim’i atmak için büyük bir ateş yakmışlar. Bu esnada bir karınca su taşıyormuş. Yolda giderken karşılaştığı karıncalar nereye gittiğini sormuşlar. Karınca, “Hz. İbrahim’i atacakları ateşi söndürmek için su taşıyorum” demiş. Karıncalar gülmüşler, götürdüğü suyun ateşi söndürmeye yetmeyeceğini söylemişler. “ Olsun” demiş karınca “ben de biliyorum yetmeyeceğini, ama hiç olmazsa safım belli olsun”. Benimki de o misal, hiç olmazsa safım belli olsun, hiç olmazsa safınız belli olsun.
Ateşe su taşıyan karıncaların sayısının artması dileğiyle.

Fatih Özden, Ziraat Mühendisi
www.karasaban.net

İlgili Yazılar

Deccal Tabakta: Siyasi, Dini ve Vicdani Açıdan GDO

Bu yazının yazıldığı sırada (2011) maalesef GDO’lu ürünlerin gıda maddelerinde kullanımına izin verilmesi nedeniyle medyada çok sayıda yazı ve bilimsel makale yayınlanmıştı… ama her zamanki gibi kulak ardı edilmişti.. Genetiği…

Devamını oku
Deccal Tabakta: Siyasi, Dini ve Vicdani Açıdan GDO

GDO Hakkında Türk Pediatri Kurumunun Açıklaması

Türk Pediatri Kurumu’nun 80.Kuruluş yılı nedeniyle 20-21 Ocak 2010 tarihlerinde gerçekleştirilen sempozyumda, basını da çok meşgul eden ve özellikle bebek ve çocuk sağlığı hakkında da çok yorum yapılan Genetiği Değiştirilmiş…

Devamını oku
GDO Hakkında Türk Pediatri Kurumunun Açıklaması

Bebek Mamalarındaki Tehlike

Bugün resmi gazete’de yayınlanan değişiklikle 1 Mart 2010 tarihine kadar GDO’lu bebek mamalarının satışı serbest olacak. Bu değişiklik nedir? Buradan ulaşabilirsiniz. GDO’lu ürünlerden çocuklarınızı uzak tutun Tarım ve Köyişleri Bakanlığı,…

Devamını oku
Konservelerde bebek püreleri