Yazıyı okumadan önce şu terimleri öğrenelim:
Otolog: Bir organ veya dokunun kişiden alınıp daha sonra aynı kişiye geri verilmesi.
Kordon kanı (KK), hematopoetik kök hücreler açısından zengindir ve malin ya da kemik iliği yetmezliği ile giden hastalıklarda, genetik geçişli metabolik ve immünolojik hastalıklarda hematopoetik kök hücre fonksiyonlarının yeniden sağlanmasını yardım edebilir. Kordon kanı vericiye hiçbir risk oluşturmadan toplanıp saklanabilir. Son yıllarda aileler doğum öncesinde duygusal reklâmlardan etkilenmekte ve yardım istemektedirler. Yenidoğanın kendi kordon kanının kendisine verilmesi olasılığı konusunda kesin rakamlar olmadığından ailelere “biyolojik bir sigorta” olarak KK’nın önerilmesi doğru değildir. Eğer ailede kök hücre nakli gerektiren bir hastalık varsa KK saklanması düşünülebilir. Araştırmaların sürdüğü ve ailelerin kolayca istismar edilebileceği bu konuda toplumun güvenliği ve iyiliği için bir protokol oluşturmak gerekmektedir.
Son yıllarda yenidoğan kordon kanının saklanarak ileride çıkabilecek hastalıklarda otolog kemik iliği nakli amacıyla kullanılması konusu ülkemiz ve dünya gündeminde çok fazla tartışılmaktadır. Ülkemizde, hepsi kâr amaçlı kurulmuş olan, bazıları tıp fakültelerince desteklenen birkaç özel kuruluş bu toplama ve saklama işlemini gerçekleştirmektedir. Ancak halen Türkiye’de, Sağlık Bakanlığı bu konuda çalışmalar yaptığını bildirmişse de, belirli bir kordon kanı bankacılığı protokolü yoktur.
Özel şirketler kordon kanının saklanması için büyük bir olasılıkla başka ülkelerin protokollerinden yararlanmaktadırlar. Olayın maddi boyutu ise, başlangıçta ortalama 1990–2000, daha sonra da yıllık 100-150 Amerikan dolarıdır. Konuyu medyadan öğrenen ve doğacak bebekleri için “sorumluluklarını” yerine getirme ve ileride olabilecek hastalıklarda onlara tedavi olanağı sunabilme çabası içinde olan ebeveynler açısından olay kolayca sömürüye açık hale gelebilmektedir. Kordon kanı bankacılığı yaptıklarını söyleyen kuruluşlar reklâm kampanyaları ise ebeveynlere duygusal sömürü yapmaktadırlar. Sağlık Bakanlığı’nın konuyu ele alması, öncelikle kordon kanı kullanımı gerekçeleri, alınma ve saklanma koşulları ve saklanmanın süresi açısından halkı bilgilendirmesi gerekmektedir. İlaveten bu konudaki yasal düzenlemenin de hemen yapılması şarttır. Yasal düzenleme bu konuda çalışan şirketlerin sıkı kontrolünü de içermelidir. Bugüne kadar toplanmış ve saklanmakta olan kordon kanları da sıkı bir denetimden geçmelidir. Olayın bir başka boyutu da hiçbir sosyal güvenlik kurumunun kordon kanı saklanması için gerekli olan ücreti ödemeyeceği, daha doğrusu ‘ödeyemeyeceği’ gerçeğinin bilinmesidir. Kişi bu ücreti kendisinin karşılayacağını bilmelidir.
Kemik iliği nakli
Birçok genetik, hematolojik ve onkolojik hastalıkta kemik iliği nakli yaşam kurtarıcı olmaktadır. Akrabalardan ya da yabancılardan alınan kemik iliği ile allojenik, ya da hastanın kendisinden alınan ilik ile otolog kemik iliği nakli yapılmaktadır. En iyi verici HLA doku grubu uygun bir kardeştir. Ancak HLA uygun kardeş bulma olasılığı ancak % 25 oranındadır. Bu nedenle kemik iliği nakli endikasyonu konulduğunda akraba dışı erişkin vericilerden kemik iliği nakli gerçekleştirilmektedir. Ülkemizde bu konuda bir veri bankası sistemi henüz yoktur. Amerika Birleşik Devletlerinde 1997 yılında yapılan bir araştırmada, doku grubu uygun vericisi olmayan hastaların % 76’sının kemik iliği veri bankaları aracılığı ile en geç 16 ay içinde HLA-A, HLA-B ve HLA-DR uygun verici bulabildikleri gösterilmiştir. Bu hastaların da ilk iki ayda %5’inden azı ancak verici bulabilmişlerdir. Uygun verici bulunamayan diğer hastalarda başka kaynaklar arayışına gidilmektedir. Kemik iliği nakli 70’li yıllarda başlatılmışken, kan damarlarında bulunan kök hücrelerin hematopoetik kök hücre kaynağı olabileceği ancak 90’lı yıllarda gündeme gelmiştir. Bu teknikte vericinin kök hücreleri çeşitli sitokinler yardımı ile kemik iliğinden perifere geçmekte ve santrifüj tekniği ile toplanmaktadır.
Kordon kanı
Yapılan çalışmalar yenidoğan kordon kanında çok miktarda hematopoetik kök hücre olduğunu göstermiştir. İlk olarak 1988 yılında Fanconi aplastik anemili bir hastaya kardeşinin göbek kordon kanı ile kemik iliği nakli başarılı olarak gerçekleştirilmiştir [5]. İlk aile dışı kordon kanı nakli ise 1993 yılında gerçekleştirilmiş ve daha sonra çeşitli çocuk genetik ve hematolojik hastalıklarda 3500’ün üzerinde allojenik kordon kanı nakli yapılmıştır. Bu nakillerin hiç biri otolog değildir. HLA uygun kardeşten alınan kordon kanı nakillerinden sonra 1 yıllık yaşam süresi %73 iken, akraba dışı nakillerde %29’a kadar düştüğü bildirilmiştir. Kordon kanı nakli genellikle çocuk hastalar için kullanılmışsa da erişkin hastalarda da kullanılmaktadır. Ağırlığı 40 kg’ın üzerindeki alıcılarda sonuçlar, daha küçük alıcılardaki kadar iyi değildir. Kordon kanı nakilleri ile kemik iliği nakillerini karşılaştıran kontrollü çalışmalar olmamakla birlikte kemik iliği nakilleri ile karşılaştırıldığında iyi sonuçlar verdiği gösterilmiştir. Kordon kanındaki kök hücre sayısını arttırmaya yönelik çalışmalar da vardır. Ayrıca bir nakilde birkaç kordon kanı kullanımını destekleyen çalışmalar da mevcuttur. Kordon kanı nakli kemik iliğinin kötücül hastalıklarında, bağışıklık sistemi hastalıklarında, talasemi ve orak hücreli anemi gibi genetik hastalıklarda ya da Hurler sendromunda kullanılmıştır.
Ülkemizde kordon kanı ile nakil
Türkiye’de ilk “kordon kanı transplantasyonu” 1995 yılında Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde bir talasemi hastasına uygulanmıştır. Bu olguda daha sonra gelişen “graft” yetmezliği nedeniyle aynı kardeşten bu kez kemik iliği nakli yapılmıştır ve kişi halen sağlıklı olarak yaşamaktadır. Bundan sonra yine Ankara Üniversitesi’nde ‘pediatrik kemik iliği transplantasyon ünitesi’nin açılmasıyla Nisan 1999 ve Kasım 1999 tarihlerinde yine iki talasemi hastasına kordon kanı nakli başarıyla uygulanmıştır. Son olarak 2002 yılında yine bir talasemi hastasına hem kordon kanı hem kemik iliği birlikte nakledilerek hastanın iyileşmesi sağlanmıştır.
Talasemide kordon kanı kardeşten alınmaktadır. Ancak bu kardeş bir yaş civarına geldiğinde de kök hücre toplanabilip nakil yapılabildiğinden kordon kanı tek çareymiş gibi gösterilmemelidir.
‘Ankara Üniversitesi Kordon Bankası’nda saklanan kordon kanlarından, Hacettepe ve Ankara Üniversitelerindeki iki lösemili çocuk hastaya da nakil yapılmıştır. Ancak bu olgularda tedavi, altta yatan hastalıklarından kaynaklanan nedenlerden dolayı yeterli olamamıştır.
Kordon kanı nakli kemik iliği naklinin gerekli olduğu bütün durumlarda kullanılabilecek bir kök hücre kaynağıdır. Ancak şirket reklâmlarında ’bu sayede gelecekte ihtiyaç duyulması durumunda potansiyel bir tedavi malzemesine sahip olacağınız ve böyle bir fırsat ile ancak bebeğinizin doğumunda karşılaşabileceğiniz ve her zaman yakalanamayacak bir şans olduğunu bilmeniz gerektiği” ifadeleriyle ‘her derde deva’ olarak Tablo I’deki endikasyonlarda kullanılmaktaymış gibi gösterilmektedir. Bu hastalıkların hepsi gerektiğinde kemik iliği naklinin uygulanabildiği hastalıklardır. Bu ilanlarda ‘kordon kanı saklanırsa bebeğin ya da ailenin diğer fertlerinin biyolojik sigortasının yapılmış olacağı’ vurgulanmaktadır. Bu gibi reklâmlar aileleri olumsuz etkilemektedir. Kordon kanı aldırmış olan aileler “bu şirketler ortadan kaybolursa” ya da “kordon kanı herhangi bir şekilde bozulursa” diye endişelenmekte, kordon kanını saklamayan ailelerde ise “çocuklarıma karşı görevimi yapmadım’ duygusu oluşmaktadır.
Dünyada kordon kanı bankacılığı
Pek çok ülkede kordon kanı bankacılığı kar gütmeyen ulusal bankalarda, ya da kar amaçlı şirketler aracılığı ile başlamış ve olay ailelere çocuklarına ‘gerektiğinde biyolojik bir yedek parça’ olarak gösterilmeye çalışılmıştır.
Dünyadaki tüm kordon kanı bankalarında saklanan kordon kanı sayısı yaklaşık 150.000’e ulaşmıştır. Kar amacı olmayan kordon kanı bankaları tüm alıcı adaylarına açık ve masrafları çeşitli sosyal güvenlik kuruluşları tarafından karşılanırken, kar amacı ile kurulmuş özel bankalarda kordon kanının masrafları aileler tarafından ödenmektedir. Halka açık kuruluşlarda kordon kanı saklanması ailede bu gereksinimi yaratan bir hastalığın tıbbi olarak belirlenmesi gibi belli kurallara bağlı iken özel şirketlerde herhangi bir kural yoktur. Her isteyen maddi karşılığını verdikten sonra kordon kanını toplatıp bankada saklatabilmektedir. Kesin tahmin yapmak zordur; ancak kordon kanının alındığı kişiye kullanılma olasılığının 1:1.000 ile 1:200.000 arasında olduğu tahmin edilmektedir. Kordon kanı kamuya ait bankada toplanıyorsa 10 yıl sonra hala bankada kalma olasılığı %85 olarak bildirilmiştir.
Otolog kordon kanı nakli
Literatürde otolog kordon kanı sadece iki olguda kullanılmıştır. Bu iki otolog kordon kanı naklinden sadece birisi başarılı olabilmiştir. Kordon kanının aile için saklanma endikasyonu sadece aileden birinin kök hücre nakli ile tedavi edilebilecek bir hastalığının olmasıdır. Bunun dışında ailelerin kordon kanını saklamak için kendilerinin yatırım yapması gereksizdir. Ayrıca Tablo I’de sözü edilen hastalıkların pek çoğunun tedavisinde kemik iliği nakli ilk seçenek değildir. İlaveten pek çok genetik hastalıkta hastanın kendi kemik iliğini kendisine vermek anlamsızdır. Bilakis aile dışı sağlıklı kişilerden nakil yapılması gerekir. Genetik hastalığı olan bir kişinin doğacak kardeşinin kordon kanında da aynı hastalığın olması olasılığı yüksektir. Ayrıca akut lösemilerin bir kısmında hastaların kordon kanlarında da lösemide karşılaşılan genetik bozukluklara rastlanmıştır.