2 Yaş Sendromu Aslında 1 Yaşında Başlar!
Bebeğiniz 1 yaştan sonra yavaş yavaş değişti mi? 1,5 yaş civarında “Bebeğimi tanıyamaz oldum, her şeyi ağlayarak istemeye başladı, çok tutturuyor” mu diyorsunuz? Gözünüz aydın, bebeğiniz büyüyor ve bu tepkilerin hepsi sağlıklı; ama doğru yönetilmezse çok karışır işler.
2 yaş sendromu üzerinde bir yazı yazmayı uzun zamandır planlıyordum ancak elimi kolumu bağlayan konunun zorluğuydu. Ayrıca bu konuda çok başarılı psikologlar varken benim yazdıklarım onlarınkinin yanında sönük kalır endişesi yazıya başlamama engel oldu. Ama klavye gevezeliği işte, gene oturdum klavye karşısına. Haydi hayırlısı.
Aslında 2 yaş sendromu 1. yaştan itibaren yavaş yavaş başlayıp ailenin tutumuna göre birkaç ayda da bitebilen ama hatalı tutuma bağlı olarak yıllarca da sürebilen bir süreçtir. Bir bebek 9-10 aylıktan itibaren yavaş yavaş özerklik dönemine girer. Aşağıda okuyacaklarınız, 13 aylık olan bebeğinizde hiç başlamamış olabilir. 2 yaş sendromunu oluşturan davranış değişikliklerinin tümü de aynı anda ortaya çıkmayacaktır. Üstelik kişilik yapısına göre bazıları şiddetli, bazılarıysa hafif olacaktır. Ama illa ki bunlar az ya da çok, erken ya da geç mutlaka olacaktır. Şimdiden hazırlıklı olun!!!!
Burada önemli olan sizlerin nasıl tepki vereceğinizdir. Eğer TUTUM DEĞİŞİKLİĞİNİZİ uygun yaparsanız, kendi içinizde tutarlı ve istikrarlı olursanız, aile içinde de uyumlu davranış ve tutum sergilerseniz 17 yaşına geldiğinde camları yumruklayarak size motosiklet aldırmak isteyen bir oğlunuz olmaması için doğru yola girmiş sayılırsınız.
Aile büyükleri, lütfen bunları okuyun
Çocuk büyütme ve ona terbiye, ahlak vs verme görevi esasen anne-babanındır. Biz büyükler torunlarımızı sadece seveceğiz. Anne babaya da işlerde ve bakımda yardımınız olacak, o kadar. Torunlarınızı anne babanın uygun gördüğü şekilde yetiştirmek zorundasınız. “Biz sizi böyle mi yetiştirdik?” dediğinizi duyar gibi oluyorum. Siz kendi çocuklarınızı yetiştirdiniz, bitti. Şimdi sıra onların kendi çocuklarını yetiştirmesi sırası.
Anne babalar
Kendi aranızda eşgüdümlü ve uyumlu olun. Birinizin hayır dediğine diğeriniz evet demesin. Ayrıca tepkileriniz de eşdeğerde ve ortak olsun. Bazı ailelerde gördüğüm bir hata var ki ne olur sizler yapmayın. Mesela, A.P. adlı 21 aylık oğlan çocuğu bardaktaki suyu anne babasının gözü önünde yere dökünce anne öfkeyle baba da gülerek kızıyor. Aslında ikisi de kızıyor ama bebek babanınkini gülme anneninkini de öfke olarak algılıyor. Bir bebek gibi düşünün, bardaktaki suyu döktüğünüzde anne babanız bu şekilde tepki verse, suyu dökmenin yanlış bir şey olup olmadığını nasıl öğrenebilirsiniz?
Ya da şimdi olmaz değiniz bir şeye daha sonra izin verirseniz, çocuk neyin doğru olacağını nasıl öğrenecek? Şimdi ne oldu da ya da ne değişti de ‘olmaz’ dediğinize ‘evet‘ dediniz?
2 yaş sendromu bir ruh hastalığı mıdır?
Bu süreç aslında doğal bir gidişattır. Bebeğin hareketlenmesi, bize bağlı kalmadan kendi kendine yürümeye çalışması, kendi kendine yemek yemeyi istemesi 2 yaş sendromunun ilk işaretleri. Dikkat ederseniz 2 yaş sendromuyla beraber bebek bağımsızlaşmaya başlıyor; psikoloji terimiyle “özerklik kazanıyor”. İştahsızlık olarak yorumlansa da kendi kendine yemek istemesi de bunun bir parçası.
Bu süreçte bebekler hem daha fazla alanda gezmeye hem de daha çok muzırlık yapmaya çalışıyor. Bu muzırlıklardan bazıları her şeyi kurcalama, anlamaya çalışma, merak, etrafında yaşayan insanları kışkırtıcı tarzda davranışlar, inatlaşma ve tutturma, şiddete eğilim. Hepsi de iki yaş sendromunun birer parçası olan bu davranışların her birini ayrı ayrı inceleyip örneklerle açıklamaya çalışacağım.
Yumruklarını sıkıp dişlerini göstererek “hırrrrr” yapıyor.
Ne demeye çalışıyor? Ben buradayım, artık BEN diye birisi var, bir bireyim. Neden böyle yapıyorsun? diye sormayın, kızmayın, gülmeyin, karşılık vermeyin. Her hırlayışında karşılık verirseniz gene yapacaktır.
Her şeyi elleyip kurcalıyor, her şeye CISS diyecek miyiz?
Sakın her şeyi “cıss” diyerek önünden kaldırmayın; elinden almayın. “O cıss, bu cısss, kalem cıss, kumanda cısss, telefon cıssss. Öf beeeee; ben de her şeyi ellerim beeeee” der o zaman, değil mi? Kurcalayıp merakını tatmin edecek kadar ve kırılmayacak eşyalarla oynamasına izin verin. Ellediğinde kendine ve eşyaya zarar vermiyorsa ellesin, dokunup algılasın ağzına götürsün. Cıss sözcüğünü bence sadece tehlikeli olabilecek, sıcak, keskin cisim veya elektrikli cihaz vs için kullanın.
Sonuçlarını yaşamasına izin verin!
Sıcak bir fincanı ellerse ne olacağını deneyerek öğrensin. O sırada açıklayın: ”Bak, bu bardak sıcak, ufff…” Ama elbette 220 volt elektrik çarpıp aklı başına gelsin diyemezsiniz.(!!!!)
Sınır koyun
Ancak her şeyi elleyemeyeceğini de bilsin. Kurcalamasına asla izin vermeyeceğiniz şeyleri kaldırın, evinizi ona göre düzenleyin ve kişisel eşyalarınızı (gözlük vs) alamayacağını anlayana kadar defalarca “hayır” diyerek ve hayır’ın anlamı olan, izin vermeme eylemini de gerçekleştirerek sınırı koyun. ’HAYIR’INIZ GERÇEKTEN ‘HAYIR’ OLSUN! (Bazı ailelerin “hayır” dediği halde hayır dedikleri şeye izin verdiklerini görüyorum; “hayır”ın inandırıcılığı kalmıyor o zaman)
Dikkatini dağıtın, alternatif sunun
Başlangıçta “hayır” dediğiniz şeye, o ağlayıp sızlanınca, dayanamayıp evet demek zorunda kalmayın. (hayır demeden önce biraz düşünün yani) Renkli bir cam bardağı alıp oynamak isterse izin vermeyip bağırtmak yerine alternatif sunabilirsiniz. (Cam bardak kırılabilir, elini kesebilirsin açıklaması daha uygun değil mi?) “Bak burada ne kadar değişik bir çiçek var” diye dikkatini çok alakasız bir şeye çekip veya “bu bardak plastik, bu kırılmaz ve bununla oynayabilirsin” deyip farklı bir nesneye dikkatini çekip az önce ağlayarak istediği cam bardağı da fark ettirmeden kaldırıverirsiniz
Ağlayarak bir şeyler elde etmesine izin vermeyin, ağlaması prim yapmasın yani
Peki dikkat dağıtmak da işe yaramazsa ne olacak? Ağladı ağladı sonunda dayanamayıp istediği renkli cam bardağı eline verdiniz… İşte buuuu. (!!!!) Bebek sizi çözdü. Sırada ne var? Siz onun istediğini yapana kadar ağlama gücü verdiniz ona.
Kendine ait bir kurcalama çekmecesi veya kutusu olsun
Birçok ailenin şikayeti şu: Bebeğimiz hep çekmece ve dolapları kurcalıyor, ne var ne yok boşaltıyor… Peki bebeğinize özel bir çekmece veya bir dolap kapağı ayarlamayı deneseniz? Tabii ülkemizin gerçeklerini de düşünmek gerek. 2 oda 1 salon tıkış tıkış yaşanan bir evde hele de ikiz çocuklar varsa bu çok zor bir şey ama eğer olanak varsa denemeye değer…
O zaman “burası benim çekmecem (veya dolabım) sen burayı değil kendi dolabını karıştır” demek şansınız olur.
Elbette onun dolabına da kendi ıvır zıvırınızı doldurun ve sık sık eşyaları değiştirin ki devamlı bir cazibe kaynağı olsun.
Suç aletine ulaşamazsa suç da işleyemez!
Kalemle duvarları çizen 15 aylık bir bebek düşünün… Bunun yanlışlığını nereden bilsin? Kağıda yazmaktan daha zevklidir duvara yazmak. Siz de eline kağıt verin masada yazıp çizsin, karalasın. Ama eğer duvarları karalarsa kalemleri elinden alın ve büyüyene kadar eline vermeyin. Suç aleti olmazsa suç da olmaz!
Sizi tahrik etmesine izin vermeyin, bazı şeyleri görmezden gelin
Görmezden gelebileceğiniz şeyler var, tepki göstermeyin ki o da tahrik olmasın… Mesela burun karıştırabilir. E (eee) karıştırsın… Ne olur sanki? Siz ona “Burnunu karıştırma, bu yanlış bir şey” dediğinizde hemen anlayıp vaz geçecek ve ömrü billah bir daha burun karıştırmayacak mı sanıyorsunuz? Ya da “terlikleri ısırma” örneğini verelim. Kafanızı çevirin, göz teması kurmayın, ilgilenmeyin, dişinizi sıkın. Birkaç defadan sonra vazgeçecektir. Ama “yapma” derseniz daha çok yapar, engellenmiş olmanın sıkıntısı onu tahrik eder.
2 Yaş Sendromunda Şiddete Eğilim
2 yaş sendromunun bir parçası da şiddete eğilimdir. İlk gösterdiği de ne ironiktir ki, kendisidir. Kafasına vurma, kendi saçını çekme, hatta yere çöküp kafasını yere vurma… Ne acı değil mi? Ya da komik? Artık siz nasıl yorumlarsanız… İlgi çekmek için, istediği olsun diye ne güçlü bir şantajdır o: “kendime acı veririm haaa!” Eğer görmezden gelirseniz, umursamazsanız o kendi kendinin saçını başını yolduğuyla kalır, 1-2 kez daha deneyecek sonra da vazgeçecektir. Veya ilgi gösterin: “Aaaa, neden yapıyorsun? Ne istiyorsun söyle” deyin bakalım, ne oluyor?
Duruuun daha bitmediiii… O yavrunuz size de vuracak, saçınızı çekecek, tokadı basacak… Bunu önce bir oyun olarak yapacak ama zamanla abartacaktır. İlk vuruşunda veya ısırışında tepkinizi tam koymanız gerek. “Ah, of, yapma, acıdı” demek onu tahrik eder. Gülmek, yaptığının oyun olduğunu sanmasına neden olur. Kızmak da yeteri kadar etkin değildir, o an yapmaktan vazgeçse de bilenir, yeniden yapar. Peki ne yapalım ki bundan bir ders alsın, neden mahrum edelim? Ne yapmalıyız ki bu yaptığının yanlış olduğunu anlasın? “Yapma” mı diyelim? Dövelim mi?
Onu öyle bir şeyden mahrum edelim ki yaptığının yanlış olduğunu anlasın. O mahrum olacağı şey sizin ilginiz olmalı. Hiç tepki göstermez, göz teması kurmaz, gülmez veya kızmazsanız, o yokmuş gibi davranırsanız önce afallayacaktır. Sonra bir iki kez daha dener, sizi, diğer büyükleri tek tek dener. Her defasında herkesten aynı tepkiyi alırsa vazgeçer.
Yaşıtlarına şiddet
İlerleyen aylarda da arkadaşlarına ve yaşıtlarına şiddet eğilimi olabilir. Parkta oynarken bir çocuğu salıncaktan çekip alıverebilir. Ya da bir alış veriş merkezinde durup durduk yerde hiç tanımadığı bir çocuğun saçına asılıverir. O zaman hemen parktan veya “suç mahallinden” çocuğu alıp uzaklaştırmalı, bu arada oradan uzaklaşmanın nedeni de kendisine çok kısa ve net cümlelerle anlatılmalıdır. Daha sonraki gezilerin öncesinde de çocuğunuza eğer arkadaşlarına zarar verirse onu gene oradan uzaklaştıracağınızı söyler ama sözünüzde de durursanız şiddetin yanlışlığını öğrenmiş olur.
Nasıl iyi bir 2 yaş sendromu yazısı olmuş mu?