Sevgili Anne babalar,
Uyku sorunları bebeklerimizi yetiştirirken hepimizin başına dert olmuştur. Uyku eğitimi ise hala bazı aileler tarafından sıcak bakılmayan bir durum… Acaba uyku eğitimi, çocuğun özgüvenini bozar mı? Uyku eğitimi çocuğun psikolojisini olumsuz etkiler mi? Arkadaşımız Uzman Psikolog Özge Özkan, bu konuda bize yardımı dokunacağından emin olduğum, uyku sorunlarının nedenleri, çözümleri konusunda minik bir derleme hazırladı. Haydi, iyi okumalar.
Bebekler ne zaman odasında uyumalılar?
Bebek ve çocukların 3-4 aylıktan itibaren ayrı odaları olabilir ve onlar buna alışabilirler. Huzurlu bir ortam, kısık ışıklar, pastel renkler, yumuşak bir müzik veya ninni kaseti çocuğunuzun gevşemesine yardımcı olabilir. Yatağına her gece aynı uyku arkadaşını koyun-benimsediği bir oyuncak, örneğin siyah-beyaz bir panda- Her gece onu aynı sözcüklerle uykuya uğurlayın,” tatlı rüyalar” gibi.
Bebeklerin yalnız uyumaları neden faydalıdır?
Çocukların gerek psikolojik, gerek fiziksel gerek eğitimsel açıdan yaşadıkları engeller onların sağlıkla büyümelerini önler ve bunu biz çeşitli belirtileri farkederek anlarız. Bunlardan yalnız uyuyamama da olmasını doğal karşılayabileceğimiz dönemler dışında büyüme sorunlarına işaret eder.
Çocuğun kendine gerçekçi güven duygusunu geliştirebilmesi, sağlıklı bir birey olması için bu gelişim engellerini bilinçli yaklaşımlarla bertaraf etmek gerekmektedir. Ergenlik dönemi de belirli özellikleriyle ‘ayrılma-bireyselleşme’ sürecinin 18-24 aylıktaki yoğunluğuyla yaşandığı bir dönemdir.
Anne ve babaların kendi kaygı ve korkularını farketmeleri gerkirse kendileri için yardım almaları gerekmektedir. Çok kaygılı ve tedirgin bir annenin çocuğunun rahat rahat tek başına yatabileceğini beklemek pek de makul değildir.
Zor atlatanların pek çoğunda yalnız uyuyamama kalıcı bir hal alır. Özetle psikolojik gelişimin doğal bir parçası olarak dönem dönem gözlenebilen yalnız uyuyamama bu dönemleri çeşitli sebeplerden dolayı çok zorlu atlatan ikililerde ileriki yaşlara sarkan uyku ve diğer sorunları da beraberinde getirir. Bunun yanısıra anne-bebek ilişkisinde psikolojik ve veya fiziksel (prematüre doğum, ilk bebeklik döneminde ameliyatlar, çok sık hasta olan bebek ve çocuklar) sebeplere dayalı sorunlar mevcutsa bu da yalnız uyuyamama sorununu beraberinde getirecektir.
Uyandığında veya uyuyamadığında ne yapmalı?
Bebek uyanırsa veya hemen uykuya dalmazsa ağlamasına izin verin. Onu kucağınıza almadan her 15 dakikada bir yanına gidip kontrol edebilirsiniz. Bir süre sonra ağlaması kesilebilir.
Bebeğinizin gece uyanması normaldir. Bebekler geceleri uyanır. Belli bir sebebin olması gerekmez. Sorun bebeğinizin kendisini sakinleştirerek yeniden uyumasıdır. Bebeğinizin tekrar uykuya dalmasını sağlayacak koşulları yaratmaya çalışın.
Ne gibi haller çocukların uykuya dalmalarını önler?
Genellikle fazla heyecan, ağır bir yemek veya yatmadan önce anne ve babalarıyla veya kardeşleriyle fazla ölçüde oynaşmak.
Bebekler günde kaç saat uyur?
Bebekler büyüdükçe daha az uyumaya başlarlar. Yeni doğmuş bir bebek 3-4 saatte bir sadece beslenmek için uyanır. Bir aylık bebekler 16-17 saat, 3-4 aylık bebekler yaklaşık 15 saat, 6 aylık bebekler 14 saat, 10 aylık bebekler 10-12 saat v.b. uyurlar.10-12 aylık çocuklar günde 2 kere gündüz uykusu uyurlar. 18 aylıktan itibaren gündüz uykuları 1 kereye inebilir.
Anne sütüyle beslenen bebekler geceleri daha sık uyanırlar, her 2-3 saatte bir beslenme ihtiyacı duyarlar çünkü anne sütünü sindirmek hazır mamaya göre daha kolaydır. Bir süre sonra uykuyla emzirilme arasında ilişki kurarlar.
Uyumaları için mamayla beslenen veya emzirilen çocukların çoğunlukla gece beslenmeye ihtiyaçları yoktur. 3 aylıktan büyük çocuklar gün içinde tüm gıda gereksinimlerini karşılarlar. Uyku ile beslenme arasındaki çağrışımı engellemek için çocuğunuzu yatırmadan 30-60 dakika önce yatak odasının dışındaki bir bölümde besleyin. Uyumadan önce biberonla mama vermeyi veya emzirmeyi aşamalı olarak azaltın. Biberonla besliyorsanız sütün gramajını her gece biraz daha azaltın. Emziriyorsanız bebeğinizi beslediğiniz süreyi her gece 1 dakika azaltın.
Gece yatağından çıkmakta olan üç ile beş yaş arası çocuk için ne gibi bir usul takip edilmelidir?
Çok hallerde bu gibi çocuklar yataklarında kendilerini sıkışık hissetmekte olduklarından gece yarısı yataklarından kalkmaktadırlar. Bu gibi çocukların çocuk karyolalarından alınarak normal yansız karyolalarda yatırılmaları yararlı olacaktır. Bu şekilde kendilerini daha özgür hissedecekler ve yataktan kalkma âdetleri azalacaktır.
Dikkat edilmesi gereken noktalar!
Kimi bebeklerin gaz problemleri uyku sorunları yaratabilir, bunun geçici olduğunu uzun süreli olanlarda başta anne sütü ve diğer süt türevlerine, kimi durumlarda da başka yiyeceklerle ilgili allerjik reaksiyon olduğunu bilelim. Bunun için çocuk doktorundan yardım isteyin. Bebekleri ve çocukları sürekli ten temasıyla uyutmayın, uykudan önce sevin öpün koklayın fakat koyun koyuna aynı yatakta birlikte yatmayın.
Anne ve baba olarak aranızda çeşitli sebeplere dayalı (cinsel, iletişimsel, ailevi vd.) sorunlar var ise kuvvetle muhtemel bu çocukta da sorunlar yaratacaktır. Öncelikle çift olarak aranızdaki sorunları yapıcı bir şekilde çözmeye çalışın.
Uykuya dalmanın genelde çocuklar için çok da kolay bir şey olmadığını bilelim. Çünkü tek başınalığını yoğun bir şekilde duyumsadığı bir alandır uyku ama gelişim için olmazsa olmaz bir alandır. Güven verici destekleyici olun. Çocuğun kaygı ve korkularından etkilenmeyin anlayış ve kabul gösterin ama siz de kaygılanmaya başlamayın. Bu zincirleme reaksiyon doğurur.
Bebeğinizi o hoşlansa bile yüzüstü yatırmayın. Sırtüstü ve yan yatırın. Çünkü yapılan araştırmalarda yüzüstü yatan bebeklerde ani bebek ölümleri görülmüş ve sırtüstü veya yan yatan bebeklerde bu durum söz konusu olmamaktadır. Amerikan Pediatri Akademisi ailelere bebekleri sırt üstü veya en doğrusu yan yatırmalarını önermektedir. Bebeğinizi yastıklarla destekleyerek yan yatarken de rahat uyumasını sağlamanız mümkündür.
Uyku bozuklukların sebepleri neler olabilir?
Çocuklarda görülen uyku bozukluklarının pek çok sebebi vardır. Yalnız uyuyamama bir anlamda uyku bozukluklarının da bir parçasıdır. Uyku bozuklukları hem psikolojik kökenli olabilir hem de psikiyatrik/nörolojik kökenli olabilir.
Bebeklik ve erken çocukluk döneminde (4-5 yaşa kadar) uykuda nörolojik sebeplere dayalı ama iyi ayırt edilemediği için, ya kültürel olarak metafizik olgularla açıklanmaya çalışılan ya da psikolojik sebeplere yorulan nöbetler (seizures)vardır. Bu nöbetler sıklıkları değişken şekilde tekrar eder; çocuk gözleri açık olsa da uykudadır anne ve babasını tanımaz çoğu zaman konuşur dakikalarca da sürebilir. Böyle bir durumda anne ve baba doğal olarak çocuğun bu durumundan endişe duyarlar ve çocukla birlikte uyumayı tercih ederler yada kendi yataklarına alırlar. Böylesi durumlarla başlayan yalnız yatamama ileriki yaşlara kadar devam edebilir ve hem çocukta hem de anne ve babada da tedirginlikler yarattığı için onlar da çocuğun tek başına güvenli bir şekilde uyku uyuyamayacağı inancını geliştirirler . Kısacası nörolojik sebeplerle başlayıp daha sonra bu sebepler kendiliğinden geçse de psikolojik olarak devam edegelen yalnız uyuyamama problemleri vardır.
Doğal gelişimin bir parçası olarak zaman zaman kısa dönemlerle uyku bozuklukları çıkabilir bundan telaşa kapılmayın Bu dönemlerde çok yoğun inatlaşmalar ve çatışmalar yaşanıyorsa öncelikle bunu kendi içinizde sorgulayın ben çocuğumun büyümesiyle ilgili olarak neler hissediyorum? Çünkü anne ve babalarda da çocuktan ayrılma kaygı ve korku uyandırabilir bunu anlamaları gerekmektedir. Çocuğunuzun bir birey olarak büyüyebilme ve yeteneklerini geliştirebilme kapasitesi olduğunu bilin. Bu kapasitesini farkederek yeteneklerini geliştirebileceği ortamlar yaratın.
Yalnız uyuyan çocuk korkar mı?
Psikolojik olgunlaşma ve gelişimin doğal bir parçası olarak yalnız uyuyamama ve uyku bozuklukları da mevcuttur. Psikolojik olgunlaşmayı ‘kişilik gelişimi’ ve ‘ayrılma, bireyselleşme’ süreci olarak tanımladığımızda, çocuğun ilgisinin dış dünyaya yöneldiği dönemde (özellikle yürümeyle birlikte) keşifler ve heyecanlar olur bununla birlikte korku duygusu da ortaya çıkabilir. Kaynağı bilinmeyen sesler, zaman zaman anlamı çözülemeyen oyuncak veya objeler kimi durumda palyaçolar korku verici olabilir. ‘Çocuk nereden de öğrendi bu korkuyorum kelimesini oysa biz onu hiçbirşeyden korkutmadık’ der çoğu anne ve baba fakat dünyayı anlamlandırmaya ve bir yandan da bu dünyadaki yerini yavaş yavaş farketmeye başlayan çocuk için bahsedilen tip korkular olabilir. Çok uzun ve çok yoğun olmadıkları müddetçe büyümenin bir parçası olarak değerlendirilebilir.
Bu tip durumlar yine kaygı seviyesi yüksek koruyucu anne ve babayı çocuğu yalnız bırakmamaya uykusunda da yanında olmaya yönlendirir. Bu sebeple yalnız yatamayan çocuklar da vardır. Kaygı ve tedirginlik karşılıklı olarak çocuktan anne ve babaya, anne ve babadan çocuğa geçer. Halbuki anne ve baba da filtrelenmesi gerekir bunların ve çocuğa güven verici yaklaşımlarla davranılması gerekir. Mantıklı açıklamaların pek anlamı yoktur çünkü defalarca anlatmanıza rağmen ‘hayır ama orada canavar var’ hikayesi devam eder. Çünkü bu çocuğun içindeki, psikolojik bünyesindeki bir gelişime adaptasyonu ile ilgili bir meseledir.
Çocukların öğrenme becerileriyle ilgili ortaya çıkan sorunlar (öğrenme güçlüğü, dikkat dağınıklığı, hiperaktivite) psikolojik yönden baskı kızgınlık ve çaresizlik hisleriyle birlikte korkular yaratabilir ve çocuk yalnız uyuyamamaya başalayabilir. Bütün bunları detaylı bir şekilde hem anne ve babayla hem de çocukla yapılacak görüşmelerle netleştirmek gerekmektedir. Anne ve babanın da çocuğunda bahsedilen tipte öğrenme problemleri olup olmadığını gerek öğretmeniyle gerek okul rehber psikoloğuyla görüşüp öğrenmeleri ve kabullenmeleri gerekmektedir. Bu sorunlarla ilgili de yardım almayı geciktirmemeleri gereklidir
Uyku zamanı neden bazen kabusa dönüşebilir?
Onbeş aylıktan itibaren çocuk hem bilişsel hem dil hemde duygusal gelişiminin sonucu olarak, anneyi ‘ayrı bir insan’ olarak algılamaya başlar bununla birlikte kendisini de ‘ayrı bir birey’ olarak algılamaya başlar. Bu durum onda üzüntü ve kızgınlık ta yaratır, çünkü anne ve o artık iki ‘ayrı’ insandır. Bu bilinçlenme onda huzursuzluklara da sebep olur 17-18. aylarda 7-9. aylardakine benzer başka insanları yabancılama vb. şeyler yaşayabilir. Bu ileriki aylarda 18-24 aylar arasında anneye bazen yapışma bazen de isyan tepkileri verme halini alır. Çocuk bu dönemde yalnız uyuyamama, uykuya dalma sıkıntıları çekebilir. Çünkü ayrılma ve bireyselleşme bu dönemde yoğun değişimleri gerektirir. Çocuk ve anne çok huzursuz ve adeta bir savaş alanında gibidir, kimi anne-çocuk bu savaşı daha kolay kimi daha zor atlatır.
Başka etkenler nelerdir?
Eğer fiziksel bir durum söz konusu değilse, diğer etkenler büyük ihtimalle; çocuğun hayatındaki değişimler(yeni kardeş, anne ve babanın boşanması, anne ve baba kaybı, okul, öğretmen değişimleri, ev değişimi vd.) çocuğun psikolojik olgunlaşmasının okul ortamının gerektirdiği sorumluluklara yeterli gelmemesi (anneden ayrılmanın yarattığı kaygıya tahammül etmek, paylaşmak, yanlışını kabul etmek, arkadaşlarının da yönlendirmesine ve oyun kurmalarına izin vermek, ihtiyaçlarını dile getirmek, kendini korumak vs.) olabilir.
Bunun yanısıra özdeşleşebileceği konu ve kahramanlar seçilerek alınan hikaye kitapları da okunabilir (yalnız uyuyamayan ayıcık, kıskanç kaplan, kardeş isteyen çocuk vd.) Çocuğa mantıklı olarak açıklama yapmaktan kaçınmak gereklidir. Korkacak bir şey yok, kıskanma, sakın bağırma, kızma bütün bunlar duygu ifadesini yasaklayan yaklaşımlardır ve çocuğu daha da kötü hissettirir. Üstelik bütün bu ‘olumsuz’ duyguları hissetmeye devam ettiği için suçluluk hisleri artar. ‘Sonradan ortaya çıkan yalnız uyuyamama’ çok görece bir ifadedir ve neyin sonrasında çıktığı etraflıca araştırılmalıdır.
Anne-baba tutum ve davranışlarının önemi büyüktür. Çocuklarıyla iyi geçinmeyi iyi iletişim kurmayı talihsiz ve hatalı uzman yönlendirmeleriyle de birlikte ‘arkadaşlık etme’ formatında yorumlayan anne-babalar çocukta rol karmaşası yaratır ve herkes yerini rolünü etkinliğini, gücünü şaşırır. En önemlisi çocuk rolünü ve gücünü şaşırarak bir yanılsamaya girer ve sınırlarını geliştiremez. Bir çocuğun kişilik sınırlarını geliştirebilmesi için kendisini koruyan yönlendiren, güven veren iki yetişkine yani anne ve babaya ihtiyacı vardır.